19 Mayıs 2011 Perşembe

kafamda birsürü soru var. ama beni en cok kaygılandıran şey bu soruların cevabını neye ve kime göre vereceğim. örneğin "ben kimim" sorusunun cevabını ben mi vermeliyim, yoksa beni tanımlayan insanlar mı? ya da bu sorunun cevabını hangi parametreyle vereceğim. ben kimim, ağzına kadar dolu bir bardaktan memnunluk duymayan, ya da bomboş bir bardağı gördüğünde; "en azından ortada bir bardak var" diyen biriyim. yoksa ortada bardak da mı yok?
ben kimim, kendini dünyanın en önemli insanı olduğunu sanan ama bir çiçeğin solmaması için gözünü kırpmadan canını verecek biriyim. yoksa ortada çiçek de mi yok?
ben kimim, dünyanın en önemli şeyin sevebilmek olduğunu düşünen ama soyut sevgi kavramı için sevdiğini terkedecek kadar kalpsiz biriyim. yoksa ortada sevdiğim de mi yok?
peki "ben" olmadan "sen" olur mu? "ben" olmadan "biz" olur mu? eğer ki "ben"i tanımlarken bir karşıtlık yaratan "sen"i dışlayan bir tanımlama yaparsak ortada ne "ben" olur ne "sen" olur ne "biz". 
bunları da dikkate alırsak:
ben senin beni etkilediğin ve beni düşündüğün ölçüde "sen"im, ben "sen"le beraber etkileşim halinde, toplama çıkarma işleminden bağımsız, çarpmadan muaf bir halde bölünmeden, itip çekiyorsak birbirimizi "biz"im.
çocukken evimizde ben sen biz yoktu, sadece babam vardı. mesela televizyon kumandamız yoktu, düzenli içen babam kumanda almayı akıl etmezdi ama kanalları değiştirmek için beni kullanırdı ya da televizyonun sesini yükseltmek için. aslında o yıllarda pek anlamamıştım ama aslında evde üç tane kumanda varmış;
ilkini evlendiğinde annemin parmağına taktığı yüzük kamuflajlı olan, diğer ikisini doğduğumuzda ben ve kardeşime taktığı isim kamuflajlı olan üç tane kumanda vardı evde. o kumandayı niye almadığını anladığımdan beri kafamda dolaşan soru "ben" neyim ya da kimim!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder